Küresel Pandemi Krizi Anında Enformasyon Yüklenmesi ve Enformasyon Sisi… Makalesi özeti


2020 yılının başında Çin yeni yıl tatilinin başlangıcı ile Wuhan’da ortaya çıkan yeni corona virüsü şu sıralar gündemimizde. Türkiye ve diğer ülkelerinde sosyal medya hesaplarında özellikle Twitter’da  Çinlilere karşı bir nefret söylemi ve epidemi ile ilgili doğru bilgi içermeyen içerikler dolaşımda bulunmakta. Epideminin Türkiye ve diğer ülkelerce ciddiye alınma sürecine bakacak olursak Hubei eyaleti ne zaman ki karantinaya alındı, epidemi ciddiye alınmaya başladı. Ardından diğer ülkelerde de epidemi hızla yayılmaya başladı. Bu durumda Türkiye’de epidemi ile ilgili içerikler yayınlanmaya başladı. Anaakım Türk medyasında ve tabii ki sosyal medya uzamında da içerikleri uzman görüşü ile desteklemek doğruluk ve güvenirlik açısından önemli bir rol aldı. Virüs ve bulaşma yolları hakkında bir takım “uzmanlar” medyada konuşmaya, sosyal medya platformlarında içerik üretmeye başladılar. Türkiye’de Covid-19 ile ilgili bu uzmanlar sosyal medya platformlarında bilimsel gerçeklere dayanmayan birtakım açıklamalar ve görüşlerde bulundu. Epideminin yayılma biçimi ve korunma yolları hakkında “kamu yararı” içeren çok az sayıda içerik üretimi gerçekleşti. 

Bu noktada Hüseyin Köse’nin yani mütematideyen ve muhayyel bir vakte kadar yalanlar söylemekteler…”  tespitine yer verelim. Bu tespitte sosyal medya da “Türk geni bizi korur”, “sarımsak yemek” vb gibi söylemlerin kamu yararını gözetilmediğine dikkat çekiyor. Kamu yararının olduğu yerde bilginin doğruluğu ve güvenirliği ilkesi bulunur. Yeni medya ortamında herkesin içerik üretmesi ve bu içeriklerin geleneksel medyadaki içeriklerden daha hızlı yayılıyor olması bilginin güvenirliğini ve doğruluğunu sarsmaktadır. Algoritmalar, bireyselleştirme ve yakınsamadan ötürü, ürettiğimiz ve tükettiğimiz içerikler hep belli bir enformasyon çerçevesi içinde kalacaktır. Oğuzhan Taş, “Kullanıcıların beğeni ve tercihlerine göre içerikleri süzen algoritmik haber filtreleri, kullanıcıları öznel kanaatleriyle çatışan alternatif görüşlerden yalıtmakta, onları kendileriyle benzer düşünenlerin bulunduğu filtre balonlarına ya da yankı odalarına- kapatan bir çevrimiçi haber ekolojisi yaratmaktadır.” Bu durumda da sosyal medyada aynı zamanda bilgi çokluğunun yanı sıra bilgi kirliliğinin, nitelikli, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmanın zorluğu gibi sıkıntılar bir arada yaşanıyor. 

Enformasyon yüklemesi altında, belli içerik akışları içinde gündemi etiket ile takip etmeye çalıştığımızda ise, karşımıza çıkan yeni olgu enformasyon sisi… Sağlık Bakanı’nın Türkiye’de ilk vakıa görüldüğünü açıklaması üzerine, sosyal medya platformlarında, ister çeşitli etiketlerle tweetler atıldı, bu etiketlerde görülen ilk şey yoğun kullanıcı türevli içerik üretimi oldu. Bu yoğun akış içerisinde konuya ilişkin “kamu yararı” taşıyan gönderiler akış dışında kalmakta. Türkiye’nin de pandemi tehdidi altında olduğunun açıklanması ve aldığı önlemler sonrası hem sosyal medyada hem geleneksel medyada “uzman sesleri” ortaya çıktı. Çeşit çeşit komplo teorileri üretildi, iddialar birbiri peşi dolaşıma girmeye başladı. Ülkedeki herkes neredeyse Covid-19 üzerine uzman oldu. Ne olduğu, nasıl korunulacağı hatta aşısı üzerine üretilen tüm sözler yığını içerisinde bilgi kirliliği ortaya çıktı. Twitter’da #Covid19 etiketi hızlandırılmış şekilde akışı yaymakta ve tüketmekteyiz. Bu sırada güvenilir, doğru olan içeriği değil sansasyonel, popüler, eğlenceli, yanlış olanın hızla yayıldığını görmekteyiz. Kısacası bilgi çokluğu artık güçlendirici ve değerli değil bizleri çaresiz ve kullanışsız bilgi ile baş başa bırakıyor. Akışın bolluğu karşısında yüzeysel okuma arttı. Yüzeysel okuma, tıklanan linkin sadece başlığına bakma veya sonucunu okumaktır.

 Peki sosyal medya platformlarında epidemi ile ilgili doğru bilgilere nasıl ulaşacağız?  
Bilimsel çalışmalara dayanan kaynakları referans alan hesapları, kendine kamu yararını ilke edinen ve bu yönde içerik üreten kurumları takip etmek gerekiyor. Bizlerde içerikleri algılarken ve paylaşma kararı verirken doğru bilgi vermeyi unutmamalıyız. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar