Dijital Emek ve Kullanıcı İçeriğinin
Metalaşması: Katılımcı Sözlük
Yazarları Üzerine İnceleme Makalesi Özet
Marx’a göre, “meta” en yalın haliyle pazarda alınıp satılmak için üretilen her şeydir. “Meta, bu türden bir üretimin değişim değeri aracılığı ile aldığı biçimdir.” (Bottomore, 2005) Meta, sabit bir maddi yapı arz etmekten ziyade, mevcut üretim araçları ve koşullarına göre farklı “biçimler” ve “formlar” olarak ortaya çıkar. Bizlerde kendi var olduğumuz tarihsel ve maddi koşullarda kendi üretim ilişkilerimizi üretecek ve dönüştüreceğiz. Marx’ın büyük önem atfettiği “kullanım değeri-değişim/ mübadele değeri” ayırımıdır. Marx açısından, kapitalist sistemi insanlık tarihindeki diğer tüm dönemlerden ayıran en önemli nokta olacaktır. “kullanım değeri”, kısaca ürünün faydasıdır.ekmek beslenme gereksinimini, kumaş giyinme gereksinimini karşılar. Dokuma tezgahının kullanım değeri, onun yardımıyla kumaş üretilmesinde yatar. Ama kullanım değeri olan her şey meta değildir. Bir şeyin meta olabilmesi için emek ürünü olması, ayrıca satış için üretilmesi gerekir. Burada, okuyucuyu asıl zorlayan fikir, fiyatlandırma, veya Marx’ın ifadesiyle “değerlendirme” aşamasında ortaya çıkar. Kapitalist sistemde ürünün fiyatlandırması kullanım değeri üzerinden gerçekleşmez.
“Değişim/mübadele değeri” üzerinden gerçekleşir. Değişim değeri, önce bir tür kullanım değerinin başka bir tür kullanım değeriyle değiştirilmesindeki nicel ilişki olarak ortaya çıkar. Bir balta örneğin 20 kilo tahıl karşılığında değiştirirler. Birbiriyle değiştirilen metaların bu nicel ilişkilerinde, değişim değerleri dile gelir. Kapitalizmi kendisinden önceki tüm ekonomik rejimlerden ayıran bir toplumsal düzenek olarak pazar/piyasa anlayışıdır. Burada tüm metalar benzeşti çünkü bunun sonucunda mübadele mümkün hale gelecektir. Para ise bu mübadeleyi hayata geçiren unsurdur. Tarihsel açıdan bakıldığında eski tarifte bir şatoya bakıldığında ihtişa ,güç ve kuvvet görülür. Kapitalist sistemde ise şato artık kendine denk bir şato değil o, mübadele piyasası içinde diğer metalar ile değiştirilebilen bir “meta”dır. Yani şato artık bir milyon ekmek , 10 katlı bir apartman, vs.dir. O artık “her şeydir. Marx'a göre diğer önemli bir husus "sömürü". Bu sonradan eklenen bir kavram değildir.Dolayısıyla, kâr ile emek gücü sömürüsü neredeyse bir ve eş anlamlıdır. Sömürü, bu anlamıyla, kapitalizle iç içe bir kavramdır. “dijital medya” veya “dijital emek” kavramlarına bakacak olursak, e Facebook, Twitter vb. araçlar yalnızca iletişim araçları değil ama aynı zamanda “değer”-“Kâr” üreten “üretim araçları”dır. Sosyal medya platformlarında zaman ve mekan kavramları yoktur. Tam da burada emek dijitalleşir. üretilen Meta’nın niteliği de önemlidir.
Maddi olmayan emek ile üretilen meta artık soyutlaşır . İçerik üretimi” bizatihi Facebook ve Twitter kullanıcıları tarafından gerçekleştirilir. Üretilen bu içerikler vasıtasıyladır ki diğer kullanıcılar da söz konusu sosyal medyaya dahil olurlar veya dahil olmayı arzularlar. Artan kullanıcı sayısı ile içerik üretimi de paralel olarak artar. bu yüzden de kullanıcı verileri, dataları da artar.İçerik üretiminin artması ile reklam alımı da yoğunlaşmıştır ve içerik üreten kişiler kullanıcıların verilerini reklam odaklı olarak şirketlere satarak metalaştırılır. Meta üretimi ve tüketimi sürecinde, kâr’ı ortaya çıkaran şey somut meta için tüketici bir ücret öder. O ücreti ödedikten sonra tüketicinin para ödeyerek elde ettiği metayı tüketip tüketmemesi sermayedar için önemli değildir çünkü kârı buradan elde etmez. Örneğin marketten aldığım bir şeyi tüketip tüketmeme durumum ile sermayedar ilgilenmez onun için önemli olan ürünü almamdır çünkü buradan kar elde edecektir. Twitter, Facebook'ta kullanıcılar birer metadır sermaye sahipleri kullanıcıların ürettikleri içerikler ile kar elde ederler ancak bu karı üreticisine, yani kullanıcıya bölüştürmez, yani bu meta veya artı değer üretimi için kullanıcıya herhangi bir ücret ödemez.
Alvin Toffler “üretketici kavramını 1980’lerin başında tanıtmıştır. Bunun anlamı “üreticiyi tüketiciden ayıran çizginin giderek bulanıklaşması”dır. O halde, Marx’ın ifadesini kasıtlı olarak deforme ederek söyleyecek olursak, artık katı olan emek, katı olan zaman, katı olan mekan, katı olan üretim aracı buharlaşıyor, çözülüyor ve soyutlaşıyor. Artık kapitalizmin yeni bir aşamasına geldik. Facebook ve Google gibi ticari dijital platformlarda zaman ve mekan sınırlaması ortadan kalktığı için kullanıcı emeğinin sömürülmesi her yere taşındı.
Yeni Medya, Katılımcılık ve Kullanıcı Kaynaklı İçerik
Fucks, sosyal medya aracı olan Twitter ya da Facebook’un yalnızca iletişim aracı olarak değil aynı zamanda birer üretim aracı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyler. Fuchs’dan daha önce bu iki yönlü süreçten söz eden önemli bir isim ‘Prosumer’ terimini kullanarak Toffler olmuştur. Prosumer tüketici-üretici anlamına geliyor. Axel Bruns bu terimi yeni medya alanında kullanarak kullanıcıların dijital bilgi ve teknolojisinin üreticisi haline geldiğini belirterek üreten tüketici kavramını kullanmıştır. Yeni medyaya verilen en genel isimler multimedya, interaktif medya ve dijital medyadır. Örneğin eski televizyonlar ses ve görüntü içerdikleri için bütünleşik iken dijital kod ve interaktif özelliğe sahip değildirler ama yeni interaktif televizyonlar bu üç özelliği de barındırır. Web 2.0 terimi okunabilir/yazılabilir web anlamına gelmektedir. İnternetin daha doğru bir tarifi “okunabilir/dinlenebilir/bakılabilir/izlenebilir- yazılabilir/ ses kaydedilebilir/fotoğraf ve video çekilebilir web” şeklinde olacaktır. Kullanıcı kaynaklı içerikler hem medya kuruluşlarının sosyal ağların amatörlerin kendi içeriklerini yayınlayabilmelerini sağlamak kullandıkları bir alana dönüşürken ses, görünü ve video bu alanın temel yapıtaşları olur. Örnek olarak wiki, bloglar, sosyal medya platformaları verilebilir. İkinci iletişim devrimi kullanıcının pasif durumdan katılımcı olmasıdır. Kullanıcı tarafından oluşturulan içeriklerin yükselişe geçtiği yeni medya ortamı kullanıcıları daha interaktif olanaklar kullanmakta ve diğerlerine sunulan medya içeriğine katkıda bulunmaktadırlar.
Katılımcı Sözlükler
Web teknolojilerindeki gelişmeler ile sözlükler internet alanında yer almaya başlamıştır. Türkiye’de ilk olarak Ekşisözlük gibi katılımcı sözlük platformlar yayına başlamıştır. Diğer sözlüklerden dinamik yapıları ile ayrılırlar. Katılımcı sözlükler belirli bir konu hakkında başlık açılarak yorum girebilmeyi sağlayan bir yapıdadır. Katılımcı sözlüklerin yapısı yeni medyanın çok sayıda medya platformu ve çeşitlilik özelliğine vurgudur.
Katılımcı Sözlükte Emek Süreci ve Ücretsiz Çalışma
Fucks dijital medya konusunda ideolojiyi ikiye ayırıyor. Dijital medya ideolojiktir, çünkü: Bir katılımcı kültür ve yeni demokrasi biçimi olarak sınıf savaşının üzerine örter. Sömürü, yani kullanıcıların hiçbir ücret almaksızın içerik üretmesi, yani emeğin sömürülmesi, kullanıcı açısından bir sorun teşkil etmiyorsa, burada Gramsci’nin “İdeolojik Hegemonya”-“Hegemonik İdeoloji” kavramına işaret etmek gerekmektedir.Kullanıcının içerik üretmesi yani “meta” üretmesine rağmen ücret almamasını sorun etmiyor olması mevcut paradigmayı “burjuva değerleri” üzerinden okuyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Burada emeğinin karşılığının alınmaması onun açısından “doğal” ve “normal”dir. Bu biçimi ile kapitalizm, egemen bir ideolojinin dayatılmasıyla sürdürülmektedir. Ücretsiz içerik veya ücretsiz bilgi, ücretsiz bir kültürel çalışmanın tanımını karşılayan her türlü işlevsel çalışma, sanat eseri veya diğer yaratıcı içeriklerdir. Marx’ın “emek-değer kuramı” bir metanın fiyatlandırılmasında belirleyici olan parametreleri açıklar. Buna göre, metaların kapitalist pazarda değişimini mümkün kılan metayı üretmek için harcanan zamandır. Marx’ın bu “değer kuramı”nı, yeni medya’ya uyarladığımızda, öncelikle şunu söyleyebiliriz: Kullanıcıların içerik üretmek, yani meta, üzerine harcadıkları süre, bu anlamıyla, emeği içeren “zaman”dır. Marx’a göre, üretim aracının sahibinin kâr etmesi için değerinin altında ücretlendir.
Sözlükte Üretilen Artı Değer ve Emeğin Parçası Olarak Yazarlar
Fuchs, sosyal medya kullanımının nasıl emek olduğunu sorgular. Emek nosyonu-nu çalışan birçok akademisyen sömürü olduğunu söylemektedir. Bu genellikle ödenmeyen bir şeydir, bu durum içerik ile hedeflenen reklamlarla ve kullanıcı bilgilerinin dağıtımı ile gerçekleşebilir. Katılımcılar ürettikleri içeriklerden sözlüğün kar ederken kendilerinin kar elde edememesine gönüllü üretim süreci demiştirler. Jenkins, (2001, 93) medyada gerçekleşen yakınsama ile yeni bir katılımcı halk kültürünün doğduğuna dikkat çeker. Jenkins’e göre katılımcı kültür içerisinde insanlar medya içeriğine katkıda bulunurlarken, medya şirketlerinin düşük maliyetlerle içeriğe sahip olarak amatör içeriklerden yararlanmasına olanak sağladığını ve bu durumda kullanıcının sömürmesi durumu meydana gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder